Gülen ve cemaati
darbe girişiminden beri ülke gündeminin bir numarası.
Herkes bu yapıyı ve bu kadar donanımlı insanların nasıl hipnotize olmuş
gibi saçma sapan işler yaptığını anlamaya çalışıyor. Bir dönem yakınında bulunduğum ve zihin yapılarını tanıdığım bu gurupla ilgili bazı değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.
Dünün muhterem hocaefendisi, bugünün No:1 haini F. Gülen ikna edici biri bunu kimse
inkar edemez. Çevresi üzerindeki bu mutlak ikna gücünde kanımca iki faktör oldukça etkili.
Birincisi Gülen’in
Ayet ve hadislere olan hakimiyeti, ikincisi de hipnotik sayılabilecek ses tonu
ve hitabetidir.
Yıllar önce
rahmetli Aytunç Altındal'ın Bilinmeyen
Hitler kitabında Führer'in kitleleri etkilemek için özel bir hitabet
tekniği geliştirdiğini, milyonlarca insanı peşine takmasın arkasında yatan
önemli etkenlerden birinin bu olduğunu okumuştum. Belki önemsiz bir detay gibi
gelecek ama Gülen'in yumuşak rahatlatıcı ses tonu özellikle aile ortamından
koparılmış şakirtlerini hipnotize etmek için kanımca önemli bir faktördür.
Gülen'in Kur'an
ve hadislere olan hakimiyetine gelince, bu konu dini cemaatler arasında oldukça
tartışmalıdır. Gülen medrese eğitiminden geçmiş herhangi bir hocanın bilgisinden fazlasına
sahip değildir. Ancak dini söylemine derinlik kazandırmak için Nur Risalelerinden
faydalanır. Nur Cemaati ile olan ilişkileri geleneksel olanı farklı yorumladığı
için değil risalelerin özüne uygun olmayan davranışlarından dolayı hep gergin
olmuştur. Nur Cemaati'nin kesinlikle karşı olduğu sadeleştirme konusunda ortaya
dökülen tartışmalar bu konunun ayyuka çıkmasıdır ve iddialarına göre Gülen ve
cemaati bu konuda Bediüzzaman’ın bedduasına maruz kalmıştır.
Burada önemli bir nokta da şu: Gülen'e körü körüne bağlı olan haşhaşilerin ortak noktası, dini konularda sadece Gülen'den beslenmeleri. Farklı cemaatleri / hocaları takip edenler kıyas yapabildikleri için bunların söylemlerindeki tutarsızlıkları kolaylıkla yakalayabiliyor, sorgulayabiliyor ve deşifre ediyor. Hatta temel seviyede ilmihal bilgisine sahip olanlar bile bunların arasında fazla durmuyor, ancak küçük yaşlarından itibaren dini bilgilerini tamamen buradan alanlar yanlış biçimde Gülen'in tüm dini temsil ettiğini düşünüyor ve hipnotik robotlara dönüşüyor. "Peygamber'in (A.S) türkçe olimpiyatlarında ne işi var ya" demeyen adamların çalıntı sorularla memur olmasını ya da sivillere ateş edilmesi emrini vermelerini yadsımamak lazım.
Burada önemli bir nokta da şu: Gülen'e körü körüne bağlı olan haşhaşilerin ortak noktası, dini konularda sadece Gülen'den beslenmeleri. Farklı cemaatleri / hocaları takip edenler kıyas yapabildikleri için bunların söylemlerindeki tutarsızlıkları kolaylıkla yakalayabiliyor, sorgulayabiliyor ve deşifre ediyor. Hatta temel seviyede ilmihal bilgisine sahip olanlar bile bunların arasında fazla durmuyor, ancak küçük yaşlarından itibaren dini bilgilerini tamamen buradan alanlar yanlış biçimde Gülen'in tüm dini temsil ettiğini düşünüyor ve hipnotik robotlara dönüşüyor. "Peygamber'in (A.S) türkçe olimpiyatlarında ne işi var ya" demeyen adamların çalıntı sorularla memur olmasını ya da sivillere ateş edilmesi emrini vermelerini yadsımamak lazım.
Bunların dışında Gülen'in
etnisitesi ve gizli bir inanca bağlı olup olmadığı çok tartışılıyor. Bu sorunun cevabı muhtemelen yakında ortaya
çıkacak gibi görünüyor. Benim düşüncem Gülen’in Pakraduni bir kripto olduğu yönünde. Bu konuda devletin elinde nüfus kayıtlarını incelemek
gibi bir imkan mevcut, tabi bugüne kadar tamamen değiştirilmediyse.
Diğer bir ihtimal
ise Gülen'in sonradan bozulmuş bir alim olduğu iddiası. Bilinen şu ki ilim ne
kadar çok olursa olsun insanı doğru yolda tutmak için yeterli değil. Bunun İslam inancındaki en bilinen örneği ise
vaktiyle meleklerin hocası olmasına rağmen kibir yüzünden Hz Adem'e secde
etmeyerek İblis’e dönüşen baş melek Azazil. İlim arttıkça kibir azalmalı aksi
takdirde nelerin olabileceğini geçmişte pek çok örnekten biliyoruz. Bunun en
tipik örneklerinden birisi Gülen'in eski bir sohbetinde uzun uzun anlattığı
Gulam Ahmet Kadıyani. 19. yüzyılda çok yüksek bir ilmi seviyeye ulaşan bu şahıs
sonrasında yoldan çıkarak Ahmediye mezhebini kurmuş, hatta bunu İslamiyetten
ayrı bir dine çevirerek İngiliz desteğiyle siyasi bir hareket halinde çevirmiş.
Gülen bunu zamanında yüksek ilim sahibi alimlerin karşılaşabilecek tehlikelere
örnek olması için anlatmıştı. Belki de benzer bir çukura şimdi kendisi düştü.
Gülen takipçilerinin gözü hep yükseklerde oldu. Kendilerini ashabın bile erişemediği
Resulullah’ın (SAV) ahir zaman arkadaşları olarak gördüler. Muhtemelen birkaç
hafta önce tankların altında insanları parçalarken Bedir ehli ile birlikte
haşredilmeyi umacak kadar gafil değillerdir ama hocaefendileri şimdiden haçlı
ordularının reklamını yapmaya başladı bile.
Yeni devşirilen
haçlı askerlerine şimdiden hayırlı olsun. Bu topraklarda yaşayanlar bu topraklara
çok haçlı leşi gömdü, bir ordu daha gömeriz bizim için sorun yok.