Bilmiyor musun, bizim kahramanlarımız ancak uzaklara inanç dolu gözlerle bakan erkekler olur bu ülkede.
Prangalara vurulmuş ezilen Küba halkını işgalcilerden kurtaran yakışıklı
Ernesto varken sen nasıl kahraman olmaya kalkışırsın kara
çarşafınla?
Alçak sömürgecilerle mücadele ederken darağacına giden Deniz’imiz varken
sana mı kaldı "sivil direniş kahramanı" olmak, evinde oturup çay demleseydin, bulaşıkları
yıkasaydın ve tespih çekseydin kamyon süreceğine.
Biz kahramanlarımızın resimlerini duvarlarımıza asmak isteriz, boy boy posterlerini
basıp satmak isteriz, parklara heykellerini dikmek ve karşılarına geçip ağlaşmak
isteriz.
Sen yolda bile karşılaşmak istemeyeceğimiz kara çarşaflı abla; hiç işin
işin gücün yok muydu o cuma akşamı evde oturup dizi seyredeceğine bir kamyon
adamı meydanlara taşıyana kadar?
Ülkenin ihtiyacı olan kahramanlık destanlarını biz Gezi’de yazmıştık, biber
gazı sıkılan kırmızılı kadınımız, duran adamımız varken sana hiç ihtiyacımız yoktu. O kadar ki,
eminim Ertuğrul bile o kıvrak zekasına keskin kalemine rağmen senin hakkında yazacak
bir şey bulamazdı, Ayşe bu kılığınla seninle röportaj yapamaz bile.
O sana sarılıp resim çektiremezse nasıl bir Hürriyet kahramanı olacaksın ki Türkiye’de?
O sana sarılıp resim çektiremezse nasıl bir Hürriyet kahramanı olacaksın ki Türkiye’de?
Bu ülkede kahramanları bizler yaratır onların heykellerini biz dikerdik, sen nereden çıktın? Senin kara çarşafınla tarihte olman gerekiyordu abla ama sen tuttun biz onaylamadan tarihe geçtin.
Bağdat Caddesinde Tankları Alkışlayan Adam