14 Temmuz 2014 Pazartesi

Gazze: Öğrenmek Zırlamaktan Daha Zordur

Filistin'de Gazze'de olanlar yüreğimizi parçalıyor. Peki ceset resimleri paylaşıp zavallı gibi kendimizi acındırmaktan başka yapacak şeyimiz yok mu, mesela:

- Filistin ve kutsal toprakların elimizden ne zaman nasıl çıktığını biliyor muyuz? Allenby'nin ordusuna 1917'de tek kurşun sıkmadan bu toprakları terkeden sarı saçlı mavi gözlü Osmanlı subayı kimdi acaba?

- Araplar neden bize başkaldırdı, Sakallı Cemal paşa kimdir, bölgede Osmanlı devletinin politikalarını bırakıp aşiretleri devlet karşısına geçirene kadar kaç arap aşiret reisini keyfekeder astırdı? Savaştan sonra arap isyanına yolaçmaktan yargılanıp mahkum oldu, biliyor muyuz? 

- Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı çok biliyoruz, Gazze'li ölen çocuklara ağlaşıp resimlerini paylaşana kadar bu konularla ilgili 2 kitap alıp okumayı düşündünüz mü?

- İttihat Terakki denen şeyin ne olduğunu biliyor muyuz, Cumhuriyet döneminde Anzac köpeklerini "dost milletin evlatları" ilan edip mezarlıklarını inşa ederken düşmana karşı yanımızda savaşan araplardan tiksinmeyi ve köpek ismi vererek tepeden bakmayı nasıl başardık? 

- İsrail'i kuran elit nerede nasıl yetişti, devletin kurucusu David ben Gurion İstanbul'da hangi okulda okumuştur, bir din devleti kuran bu adam nasıl ateist olur, siyonizm nedir biliyor muyuz? 

- Bilgi güçtür ne demek hiç düşündük mü, bilmediklerimizin eksikliğini hissetmiyor muyuz, dünyanın her yerinde boğazlanan müslümanların ortak özelliğinin cahil kitleler olması tesadüf mü yoksa? 

- 2001 krizine yol açan maliye politikalarını uygulayan hükumet hangi partilerden oluşuyordu, ülke milli gelirinin yarısını uluslararası finans kurumlarına peşkeş çeken politikaların mimarı Stanley Fischer şu anda hangi ülkenin merkez bankası başkanıdır biliyor muyuz? Bu hükumette yer alan ve soygunculara peçete tutan tipler aramızda hala milliyetçiyiz diye dolaşıyorlar, yüzlerine tükürmemiz gerekmez mi? 

- Evet bu konularla ilgili kısmen de olsa bilgimiz yoksa Gazze'de o çocukları öldüren mekanizmanın ne olduğunu bilmiyoruz demektir. Ancak cahil cahil hamaset yaparız, kendimizi acındırırız. O çocuklar için birşeyler yapmak istiyorsanız önce bilgi sahibi olun, sonra fikriniz olsun sonra da neler yapılabileceğine kafa yormaya başlarız.


1 Temmuz 2014 Salı

Yeni Dünya Yeni Seçim

Türklerin binlerce yıllık tarihlerinde seçerek başa getirdikleri ilk liderleri Menderes'ti, 10 yıllık hizmetinin ardından kudurmuş NATO subayları tarafından bir adada dövülerek, hakaret edilerek asıldı ve öldürüldü. Menderes'in kanını döken NATO subaylarından bir albay daha sonra Başbuğ olarak az okumuş köylülere pazarlanıp iç savaş çıkarmakta kullanıldı. 5bin insanın kanına girmekten başka ne kendisinin ne arkasından gelen konuşmaktan aciz yavrusunun bu ülkeye bir faydası olmadı. He marifet sayılırsa eğer, 2001'de milleti donuna kadar soyan uluslararası hırsızların arkasında dekor oldular ve 3-5 tane sembolle (uluyan kurt, 3hilal vs.) hipnotize ettikleri zavallılara iyi kötü bir aidiyet ve kimlik verdiler.

Seçilmiş başbakan asan diğer çeteyi (daha eski ve halkçı olan) yazmaya bile gerek yok. kurulduğundan beri Ankara'daki 3-5 sansar dışında tüm millete ellerinden geldikçe kan kusturdular. Tüm milletin (saraydaki padişah başta olmak üzere) eseri olan milli mücadeleyi Lozan'da peşkeş çektikten sonra kurdukları tezgahta önce bin yıllık bir medeniyeti yıktılar sonra değirmen gibi insan öğütüp kan döktüler. Bugün Türklerden ve devletten nefret eden kim varsa istisnasız o tezgahtan geçmiştir. Mübarek günde pislik yazmak istemediğimden fazla uzatmayayım.

Şimdi yeniden kendimize bir baş seçeceğiz, aşağı yukarı sonucu da belli bir süreç yaşayacağız gibi. Sonrasında eğer köklü bir değişim yaşanmayacaksa olan sadece kartvizit değişikliği olarak kalır. Ancak öyle olmayacağını sanıyorum, toplumun dinamiklerindeki hareketlenme gözleyebilenlere çok şey söylüyor. İnsan aklı kendini ve içinde bulunduğu kalabalığı hep daha yukarı taşımak için programlanmış. Profesyonelce bloke edilip salaklaştırılmadığı sürece de verdiği kararlar hep doğru oluyor. Bu sefer doğru olan devam edecek gibi, inşallah yanılmayız.

Allenby'nin Kudüs'e Girişi: Çöküş 

3 Haziran 2014 Salı

Fareli Köyün Kavalcısı Nazım

Nazım Hikmet'i ilk kez Eskişehir'de 1. sınıftayken okumuştum. Aman Allah'ım ne şiirler yazmıştı bu adam; inanılmaz aşklar, muhteşem bir vatan millet sevgisi ve coşku. Kuva-i Milliye destanında bir ulusun direnişini, Bursa cezaevi şiirlerinde kendisini sabırla bekleyen karısını anlatıyordu vs. 

Sonra Nazım'ın hayatına yakından bakınca şunu gördüm: kelimeleri müthiş bir ustalıkla yan yana dizen bu adam gerçek hayatta kendi keyfinden başka bir şey düşünmeyen bir kelime cambazından başka birşey değildi. Hapisteyken kendisini yıllarca sabırla bekleyen karısı Piraye'yi dışarı çıkınca başka bir aşka yelken açmak için terk etmiş, ortada bırakmıştı. Hatta öz oğlu Memet bile kendisini baba olarak bile anmıyor adından nefretle söz ediyordu. Kuva-i milliye destanını yeni devlete yaranmak için sipariş üzerine yazmıştı. Politik görüşleri ise 3. sınıf sosyalist ütopyacılığının ötesine geçememiş ayağı yere basmayan hayallerden ibaretti. Hatta bu nedenle Rusya'da Stalin'le geçinememiş devlet tarafından baskı altına alınmıştı. Kendi ülkesine (Türkiye'ye) getirmek için hayatını ortaya koyduğu komünizm idealleri boş bir hayalden başka birşey değildi. Bunu gözleriyle görmüş ama hiçbir zaman itiraf edememişti.

Şimdi kritik soruya gelelim: sadece güzel şiirler yazmak, edebi eserleri vermek bir insanı büyük insan yapar mı? İnsanın hayatıyla, yaşamını dayandırdığı prensipleriyle ve tutarlılığıyla yazdıklarını tamamlaması gerekmez mi? Örneğin dürüstlüğün erdemleri üzerine inanılmaz hikayeler yazan birinin hırsızlık yaptığını öğrenseniz yazdıklarını bir daha okur musunuz?

Nazım Hikmet'i sevmiyorum, güzel şiirler yazan ve daha çok el üzerinde tutulmayı hak eden çok fazla sanatçı biliyorum. İsmini belki hiç duymamışsınızdır ama bir Soysal Ekinci milyon tane Nazım eder bence. Karanlık şiirleri vardır Soysal Ekinci'nin çünkü kapkara bir hayat yaşamıştır ve karanlıklar içinden yazar. Kıçına tüy takmak seni tavuk yapmaz hesabı güzel şiirler yazınca güzel insan olmuyorsun Nazım, ancak fareli köyün kavalcısı olursun.